18 Kasım 2012 Pazar

Canan Küçükeren'den Karia Efsaneleri

TDK'nın güncel Türkçe sözlüğünde Efsane kelimesi bir isim, edebiyatta "Eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen hayalî hikâye, söylence" olarak geçiyor. Kökeni Farsça. Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri Sözlüğü'nde ise "Bir tarafı az çok tarihe dayanmakla beraber inanılmaz olgularla süslü olan halk hikâyesi." yazıyor efsane için.
Arkeolog Canan Küçükeren'in de bu kitapta anlattığı böyle birşey. Hem inanılmaz olgularla süslenmiş, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen hem de çok eski çağlardan beri söylenegelen, halkın anlattığı, halka malolmuş hikayeleri aktarıyor.  Bu anlamda kitaba Karia Mitolojisi değil de Efsaneleri demesinin belirgin bir nedeni olup olmadığını anlamaya çalıştım ben. Sonuçta mitoloji, bu hikayeleri, mitleri inceleyen bilimin ya da bu hikayelerin toplamı değil mi? Bilmem, belki de daha Türkçe ya da daha az bilimsel, akademik görünen bir imaj vermek istemiştir kitaba.
Ama kitabın içinde yaptığı tam olarak bu hikayeleri incelemek sonuçta. Önce Karia'nın neresi olduğundan, Karialılar'ın kimler olduklarından, nereden gelmiş nereye gitmiş olabileceklerinden bahsediyor. Dinlerine dair kısa bir tanıtımdan sonra da efsanelere başlıyor. Efsaneleri anlatırken izlediği sıra, antik Karia kentlerini en güney ucundan kuzey ucuna kadar takip etme sırası. Belli bir sıra değil bu aslında, Aydın'dan başlayıp Muğla'ya doğru gidiyor ama mesela sonra yine Aydın'a dönüyor. Bu kentlerin Karia isimlerinin yanına bugünkü Türkçe isimlerini veya en yakınında bulundukları yeni yerleşimin Türkçe ismin koymuş ayrıca. Miletos/Aydın gibi. Karialılar'a ait olması sebebiyle, harita üzerinde yer tutmasa bile bazı efsaneleri de katıyor, Ege diyerek.
Karia dediğimiz yer Anadolu'nun güneybatı kıyısı ve o kıyının oluşturduğu iç bölge. Bu bölgede yaklaşık M.Ö.1300'lerde yaşadıklarını Hitit belgelerinden öğrendiğimiz halka da Karialılar diyoruz. Hemen hemen 1000 yıl boyunca bu bölgede oldukça belirgin ve kendilerine özgü bir kültür oluşturmuş bir halk onlar.
Küçükeren'in anlatım tarzı bilimsel veya öyle ders kitabı anlatır gibi değil. Yer yer alay ediyor arkadaşlar arasında konuşur gibi, aralara kendi şiirlerini sıkıştırıyor bazen. Genellikle her efsanenin geçtiği yerleşime dair kısa bir bilgi yer alıyor, sonra efsaneyi tanıtıyor nereden gelmiş, nereye gidermiş diye, ardından da efsaneyi oluşturan olayları anlatıyor birkaç farklı kaynaktan.
Dili hakikaten beklemediğim bir şekilde çıktı karşıma. Şaka yapıyor, iddia ediyor, dalga geçiyor, keyifli keyifli anlatıyor. Sanki bir miktar çocuklara yönelik mi diye düşünmedim değil aralarda. Bir de dönüp dolaşıp, laf aralarına sıkıştırdığı bir iddia var ki ben hoşlanmadım. Türklerin çok daha önceleri Anadolu topraklarına geldiklerini belirtip duruyor, Karialıların da aynı şekilde yaşadıkları yerin sahibi olduklarına kadar varan düşüncelere sahip. Habire Yunanların kolonileşme döneminde Anadolu kıyılarına gelip, kötü işler yaptıklarından, buraları sahiplendiklerinden, efsaneleri kendilerine yonttuklarından dem vurup duruyor. Yeryüzü, bu toprak parçaları, kime ait diye sormaya başlarsak işimiz var. Zaten tüm problemler bundan çıkmıyor mu? Bu kadar saçma bir düşünce olabilir mi? Biz buraya sizden 10 yıl önce geldik, o yüzden burası bizim. Yok biz önce geldik bizim. Ona bakarsanız ilk insan - artık hangi türlüsüne inanıyorsanız ha Adem ha homo sapiens sapiens - sahibiydi tüm buraların, ilk o geldi.
Tabi bir de Mimar Güngör Kabakçıoğlu'nun çizimleri var kitaba renk katan. Çok iyi niyetle, çok emek sarf edilerek yapılmış olmalarına rağmen ben beğenmedim açıkçası. Bunun için bir otorite sayılmam, orası kesin, hatta bir yüksek mimarın çizimlerine laf etmek de haddime düşer mi bilemem. Ama bence çok kötü be. Hani şu bir ara atv'de gösteriyorlardı, Herkül'ün çizgi filmi vardı, aynı onun çizim yönteminden sanki, ama kötüsü. Böyle her bir resimde daha bir üstünkörü çizilmiş, daha bir savsaklanmış gibi hissettim durdum. Bu yöntemle çizilmeselermiş, ne bileyim bu fantastik kitap raflarının önünden şöylesine bile bir geçtiğinizde gözünüzü ayıramadığınız kapak çizimleri vardır ya aynen öyle olsaymış kitaptakiler de ya da o yöntemle çizilselermiş, aynı adı gibi efsane olurmuş.
Kitabın sonundaki Karia Kentlerinin Adları ve Bugünkü Karşılıkları, Karia Efsaneleri İçin Kaynak Yazarlar listesi ile Mini Sözlük ve Kaynakça oldukça yararlı. Kaynak bir kitap olarak kütüphanemizde bulunması gerekenlerden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...